HAC VE UMRE1-DÜNYADAN SOYUNUP İHRAMA GİRMEK: Rabb'inin 'dünyayı ve içindeki herşeyi bırak bana gel' çağrısına Lebbeyk!."Sana geldim Allah'ım. Çağırdın koşup geldim. Sana geldim, Senin hiçbir yardımcın, ortağın, benzerin yoktur. Koşup sana geldim, hamd sana mahsustur ve nimet sadece Sana aittir, mülk de umumen Senindir, hiçbir ortağın yoktur Senin!" İhram kefene benzediği gibi, ihrama giren de ölüye benziyor. Tıpkı ölü gibi, ihramlı biri hiçbir bitkiyi koparamaz. Hiçbir canlıya zarar veremez. Hiçbir kimseyi incitemez. Hiçbir koku sürünemez. Sadece Rabbini düşünür. O'nun huzurunda olduğunu hissederek huzur bulur. 2-DÜNYAYI BIRAKIP KABE'Yİ TAVAF ETMEK: Kabe, Hz.Adem (as)'ın yer yüzünde inşa ettiği ilk mabedtir. İnsanı hayvaniyetten kurtarıp melekler ötesine taşıyan insaniyet miracının ilk basamağıdır. Hacılar, maneviyet semasına Kabe'yi tavaf ederek yükseliyor. Tıpkı atomlar, yıldızlar ve galaktik sistemler gibi ilahi aşkın cazibesiyle Mevlevi gibi dönüyor. Bir ömür boyu peşinde koştuğu, etrafında dolandığı dünyalıkların kendisine fayda vermediğini itiraf ederek, tövbe ve istiğfarla Bir'i temsil eden Kabe'nin etrafında dolanmaya başlıyor. Diğer hacılarla bir olup, Molla Cami'nin tavsiyesine uyup, yalnız Biri istiyor. Yalnız Biri çağırıyor. Yalnız Biri talep ediyor. Yalnız Biri görüyor. Yalnız Biri biliyor be yanlız Biri anıyor. Hakiki mahbub, hakiki matlub, hakiki maksudun tek bir Zat olduğunu anlayıp, tekbir çekiyor. Her hacı, sonsuzluk aleminin bir taşına gösterdiği ilgiyle fenadan yüzünü çevirip sonsuz kıymetteki bekaya talip olduğunu beyan ediyor "Faniyim, fani istemem. Acisiz,m aciz olanı istemem. Ruhumu Rahmana teslim eyledim, gayrı istemem" diyerek fani dünyayı geride bırakıyor. Beka aleminin taşını görünce adeta şöyle feryat ediyor: "İsterim, fakat bir yarı Baki isterim. Zerreyim, fakat hiç sönmeyen bir güneş isterim." 3-ARAFAT'TA ADEMVARİ TÖVBE VE İSTİĞFAR: Adem (as) da Cebeli-Rahme'de tövbe ve istiğfar etmiş ve affa mazhar olmuştu. Hz.Adem (as) neslinden gelen hacılar da, bir ömür şeytana tabi olmanın pişmanlığı içinde aynı mekanda ellerini açıyordu. Pişmanlık duyup tövbe ve istiğfar ediyordu. Binbir günah ve hatalarını itiraf edip, sonsuz şefkat ve merhamet sahibinden af talep ediyor ve affedilmesi için Allah'a şöyle yakarıyordu: "Eğer kemâl-i rahmetinle kabul etsen, mağfiret edip rahmet etsen, zaten o Senin şânındır. Çünkü Erhamürrâhimînsin. Eğer kabul etmezsen, Senin kapından başka hangi kapıya gideyim? Hangi kapı var? Senden başka Rab yok ki dergâhına gidilsin. Senden başka hak mâbud yoktur ki ona iltica edilsin" 4-MÜZDELİFE'DE HAŞİR SABAHINI YAŞAMAK: Gün batımıyla başlayan göçün ikinci durağı Müzdelife'dir. Ölümle gelen ikinci durak kabirdir. "Zelife" yaklaşmak, "müzdelife" yaklaşma yeri anlamındadır. Müzdelife’de biraz daha yaklaştın gideceğin yere ve bildin artık bu yolun sonunu, hem de "aynel yakîn" olarak. Artık her şeyin şuuruna erdin. Nasıl bir yolcu olduğunu iyice anladın. Arefe ile bayramın gecesi, hayat ile ebedi hayatın istirahatgâhı kabir gibi. Şimdi istirahat et, rüyalar gör. Sabah hesap var. Arafat'ta hâsılat iyi ise endişe etme. Arafat'ın hâsılatı iyi değilse kâbuslar görürsün. Çünkü yarın her nimetten sorguya çekileceksin Mina'da. Müzdelife'de karanlığın ortasında yapayalnızsın. Arafat’taki duruşuna göre, rüyanda ya cenneti görecek ya da cehennem çukuruna düşmüş gibi olacaksın. Arafat'ta cenneti elde edecek hayatı yaşadınsa korkma, korkulu rüya görmeyecek rahat bir şekilde yarına uyanacaksın ve bayram yapacaksın. "Meş’aril Haram" his, algılama, duyu, bilinç yeri, gerçeğe erilen, gaybın açığa çıktığı yer.Dördüncü perde açılmakta, hacılar Mina'ya akmakta ve insanlık Mahşer'e toplanmaktadır. 5-CAMARATTA ŞEYTANI TAŞLARKEN ŞEYTANA UYMAMAK: Hz.İbrahim (as) gördüğü sadık rüyanın gereğini yapmaya giderken şeytan onu kandırmaya çalışmıştı. Şeytanı taşlayarak ilahi emrin gereğini yerine getirebilmişti. Öyleyse, şeytanı taşlamayan, yani onun telkin ve teşviklerine hayır demeyen, hayırlı amel ve farz olan ibadeti yapamazdı. 6-KURBAN KESMEKLE MASİVAYLA BAĞLARI KOPARMAK: Mal ve evlat insanı Allah'tan koparıp dünyaya bağlayan şeyler. İnsan, kalbindeki sevgiyle Allah'la bağ kurmak yerine masivaya bağlandığında hata yapar. Kurban, Allah'a yönelen insanın masivayla olan bağlarını kesmesidir. Allah'tan gayrı hiçbir şeyin bizzatihi muhabete layık olmadığını anlamasıdır. Güneşin aynalardaki yansımalarına aşık birinin güneşi görünce aynaları bırakması gibi insan varlık aynalarında gördüğü güzellik, ihsan ve kemallin kaynağını farkedince O'na yöneliyor. 7-HACERVARİ SAY EDİP ZEMZEM BULMAK: Say, Hz.Hacer validemizin izini takip edip, Safa ve Merve tepeleri arasını turlamaktır. Hz.Hacer, çöl sıcağında susuzluktan ölecek oğluna su bulmak için iki tepe arasında yedi defa gidip gelip gelmişti. Yedincisinde Hz.İsmail'in yanında fışkıran su sesini duyunca büyük bir sevinçle şükretmişti. Bizim için zemzem rızkı temsil ediyordu. Çöl ise dünyayı. İnsan bu dünya çölünde rızkını ararken çoğu zaman Rezzak'ı unutuyor. Rızkı maddi sebeblerden biliyor. Elmayı ağaçtan, sütün inekten, balı arıdan bilmek gibi. Oysa, sebeblerin en kudretlisi olan insanın yaptığı tek bir rızık yokken akılsız bitkiler ve ilimsiz hayvanlar nasıl rızık yapsınlar. Bütün nimetler doğrudan doğruya Allah'tan geliyor. İnsan çalışmasıyla rızkı talep eder. Yani, Allah say yaptırtmakla nazarımızı asıl nimet sahibine çeviriyor. Hac bitip, veda tavafını yapınca, Kâbe, hacıların gühanlarını örtüsüne çekip kararırken onların kalbini ve ruhunu ihramları gibi ak ediyor. Yeni doğmuş bebekler gibi günahsız olarak memleketlerine yolcu ediyor. |
HAC-UMRE KAMPANYAMIZ | ||
VEFAAT EDENLER | ||
ONLINE SAYAÇ | ||||||||||||||
|
||||||||||||||