İSTİKLAL MARŞINI YAŞAMAK İÇİN ANLAMAK LAZIM!(2.Versiyon)
HOCA: Ve Aleykümselam Ve Rahmetullah Gençler! Hoş geldiniz! ALİ: Hoş bulduk! Nasılsınız Hocam?! HOCA: Teşekkür ederim! Kendimi İhtiyar bir kaplan gibi hissediyorum! Ama Sizin gibi gençler ziyaretime gelince ziyadesiyle iyi oluyorum! HASAN: Sizi gayet iyi gördük! Hem Siz bize lazımsınız hocam! ALİ: Hocam! İstiklal marşının manasını sizden dinlemek istiyoruz. (bilgi:yasarhocam.com)Yarın Edebiyat dersinde sözlü notu alacağız! Bize yardım eder misiniz?! HOCA: Tabii ki yardım ederim! İstiklal Marşını yaşamak için anlamak lazım! İstiklal Marşı deyince de akan sular durur! Cennet mekân Mehmet Akif istiklal marşı için ücret almamış! Ama ben ücretimi isterim! ALİ: (Şaşkın) Ücret mi?! HOCA: Duyduğuma göre 18 Mart Çanakkale Programında “Bu Bayrak” diye bir ezgi okuyacakmışsınız! Banada okursanız ödeşiriz! HASAN: Emriniz olur Hocam! Sizde definizle bize eşlik eder misiniz?! HOCA: Ederim tabiii! Tamam, Anlaştık o zaman!(gülüşürler) HASAN: EyivAllah Hocam! Nasıl yapalım?! HOCA: Siz sırası ile kıta kıta okuyun! Bende Ertuğrul Düzdağ üstadımın notlarından bildiğim kadarıyla açıklayayım! Notlarım şurada olacaktı! Ama önce şunu söylemeliyim ki: “Bizler İstiklal marşı çocuklarıyız”! İstiklâl Marşı’mız, bizim âdetâ tarihimizdir. Geleceğimizin bir aynası ve bütün milletimizin iman ve ahlâkta son gâyesi olan temel esasların bir özüdür. Büyük Âkif, milletinin rûhunu okumuş ve onu sanki taşa kazırcasına yazarak, bir anıt gibi gözler önüne dikmiştir. Türk milletinin, geçmişte olduğu gibi, geleceğindeki inanç ve hareket programı da bu marş ile değişmez şekilde tespit edilmiştir. ALİ: O zaman ilk kıtayı ben okim! Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak. HOCA: Sancak yani bayrak bir milletin bağımsızlığının sembolüdür. (bilgi:yasarhocam.com)Mehmet Akif bu dörtlükte yurdumun üstünde tütmeye devam eden tek bir ocak kalmayıncaya dek bu topraklarda bu bayrak dalgalanmaya devam edecektir! Diyor..Ve Ey milletim! Üzülme, endişe etme, meraklanma... Göklerimizde şafaklar içinde dalgalanan al bayrağımız, yerinden inmeyecek ve milletimiz esir düşmeyecektir. En son yurttaşımız ölünceye kadar bayrağımızı yukarıda tutmaya ve istiklâlimiz için savaşmaya devam edeceğiz. Bayrağımız, milletimizin şeref ve saadetinin yıldızıdır... Benim milletim her zaman o şeref ve yücelik içinde yaşayacak ve yalnız bizim olan bu bayrak, daima göklerimizde parlayacaktır. HASAN: Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal! Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal… Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal! HOCA: Birinci Dünya Savaşı’nın ardından topraklarımız düşman güçleri tarafından işgal edilmiştir. Bu nedenle şair Türk bayrağının kızgın ve öfkeli olduğunu düşünerek bayrağa seslenmektedir. Ey hilâl kaşlı güzel bayrağım! Sana kurban olayım, ne olur bana darılma... Neden bize böyle kızmış gibi, azarlar gibi bakıyorsun?... Seni gökten indirmelerine izin vereceğiz, seni düşman ellerine bırakacağız mı sandın?... Hayır! Benim kahraman milletim; senin sevgine ve güler yüzüne lâyıktır. Bu millet, hür yaşamak ve seni hür yaşatmak için çok kan döktü ve şu anda dökmektedir. Bize kaş çatar, senin için yaptığımız fedakârlıkları takdir etmezsen; dökülen kanlarımız sana helâl olmaz. Benim milletim, Allah’a inanır, ondan başkasını İlah tanımaz. Böyle inanan ve hürriyeti için kan döken millet, elbette istiklâline kavuşacaktır. Şair bağımsızlığın bayrağın ve bu milletin hakkı olduğunu söylemektedir. ALİ: Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş Sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. HOCA: Biz millet olarak özgürlüğüne düşkün bir milletiz Yiğitlerim!. Dün Malazgirt, Çanakkale’de bu gün Kurtuluş Savaşı ile Her zaman bağımsızlık için mücadele etmiş ve bağımsız olmuştur. Onun için de; Ben, yaratıldığı günden beri hür yaşamış bir milletim. Başka bir milletin beni esir edeceğini hayal edebilmesi için, ancak aklını kaçırmış olması gerekir. Çünkü ben, şimdiye kadar hiç esir olmadım... İstikâlimi elimden almaya kalkışan olursa, kükremiş bir sel gibi coşarım! Etrafımı çevirmek isteyen setleri yıkar, aşarım. Beni dağlarla çevirmek isteseler, dağları yırtarım. Enginlere hapsetmeye kalksalar, sığmam, taşarım. Ben sarılmaya, çevrilmeye, hapsedilmeye, sınırlanmaya dayanamam. Yaşarsam, hür yaşarım!... HASAN: Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, ‘Medeniyet!’ dediğin tek dişi kalmış canavar? HOCA: Batı orduları çelikten bir duvar gibi, tankları ve topları ile üzerimize yürüyorlarsa, ne olmuş! Böyle şeyler bizi korkutmaz. Ben onların karşısına hepsinden üstün bir silâh ile çıkıyorum: Bu silâh benim imân dolu göğsümdür! Onların gürültüleri, homurtuları, ulumaları seni ürkütmesin! Medeniyet maskesi altında zayıfları ezen, insanları öldüren, sömüren bu canavar, böyle gerçek ve kuvvetli bir imânın sahiplerini mağlûp edemez!.. Ayrıca Batı burada tek dişli canavara benzetilmiştir. (bilgi:yasarhocam.com)Ulusun kelimesi hem “yücesin” hem de ulumak anlamına gelecek şekilde kullanılmış ve burada tevriye sanatı yapılmıştır. ALİ: Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın. Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın… Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. HOCA: Şair burada bize seslenmektedir. Arkadaş! Alçakların yurdumuza girmesine sakın izin verme! Onların vahşî hücumlarına karşı dur! Onlarla ölünceye kadar savaş... Böyle yaparsan Allah sana çok yakın zamanda zafer nasip edecektir. Çünkü Allah, sabreden ve korkmadan savaşan mü’minlere zafer vereceğini Kur’an’da va’d etmektedir! HASAN: Bastığın yerleri ‘toprak!’ diyerek geçme, tanı: Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı: Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı. HOCA: Bu topraklar çok büyük zorluklarla kazanılmıştır. Toprak sadece bir kara parçası değil şehitlerin kanıyla sulanmış çok değerli bir mirastır. Şu üzerinde yaşadığın vatan, bu topraklar, öyle önem verilmeden basılıp geçilecek yerler değildir. Bu toprakların altında, onun yolunda can vermiş yatan binlerce şehid var. Onları unutma!.. Sen de o şehidlerden birinin oğlusun. Vatanına gereken değeri vermez, onu korumazsan; şehid atalarını üzersin. Bu cennet vatanı, her ne pahasına olursa olsun korumalı, onu hiçbir şeyle değişmemelisin! ALİ: Kim bu cennet vatanının uğruna olmaz ki feda? Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda! Canı, cananı, bütün varımı alsında Huda, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda. HOCA: Topraklarımız adeta bir cennet köşesi gibidir. Bu topraklara herkes seve seve canını feda eder. İstiklal Şairimiz bu şuurla kendisine soruyor: Ben de neler söylemekteyim? İçimizde bu cennet vatan uğruna canını feda etmeyecek kim var?... Öyle bir kişi bile yok! Şimdiye kadar bu güzel vatan uğruna o kadar yiğit canını seve seve verdi ki, toprağı sıksan, sanki bu şehitlerin kanı damlayacak gibidir... Allah bizi sevgili vatanımızdan ayırmasın!... Canımızı verebilir, sevdiklerimizin acısına katlanabilir, her şeyimizi kaybedebiliriz; fakat vatan mahrumluğuna asla dayanamayız! Onun için de Mehmet Akif burada Allah her şeyimizi alsın ama bizi vatanımızdan mahrum bırakmasın demektedir. HASAN: Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli: Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli. Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli- Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli. HOCA: Şairimiz burada Allah’a yalvarmaktadır. Yâ Rabbi! Senin yolunda bu vatan için ölen şehitlerin ruhları, yüce katından, sadece şunu diliyorlar: Vatanıma düşmanlar girmesin, camilerime yabancılar el sürmesin ve şehâdetleri benim dinimin temeli olan ezanlar, yurdumun üzerinde sonsuza kadar okunmaya devam etsin!... Vatanım ve milletim kıyamete kadar hür ve Müslüman olarak yaşasın... ALİ: O zaman vecd ile bin secde eder-varsa-taşım, Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım, Fışkırır ruhu mücerred gibi yerden na’şım; O zaman yükselerek arşa değer belki başım. HOCA: Yâ Rabbi! Bu dileklerim olur, vatanım hür ve milletim mü’min yaşamaya devam ederse... İşte o zaman, öldüğüme sevinirim ve eğer varsa, mezar taşım da coşkunluklar içinde secdeye kapanır. Sevinç gözyaşlarım, savaşta aldığım yaralardan boşanır ve cisimsiz bir ruh gibi, cesedim göğe yükselerek, sevinçli başım göğün en yüce katına erişir. HASAN: Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal. Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal: Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklal! HOCA: Ey şanlı bayrağım! İşte kahraman milletim canını verdi, dinini, vatanını ve istiklâlini kurtardı ve işte seni göklerden indirtmedi... İşte düşman vatanımıza giremedi ve işte ezanlar yurdumun her yerinde okunmaktadır!... O halde, sen de artık şafaklar gibi al renginle, göklerimizde hür ve mes'ud olarak dalgalan!... Artık dökülen kanlarımız sana helâl olsun! Sana ve milletime artık esirlik ve ölüm yok!... Daima hür yaşamış olan bayrağıma hür olmak ve Allah’a tapan, haktan ayrılmayan milletim için istiklâl, artık hiç vazgeçilmeyecek, ebedî bir haktır. Bu uğurda dökülen kanların hepsi bayrağa yani bağımsızlığa helal olsun demektedir Akif!. (bilgi:yasarhocam.com) Bu ülkenin hürriyet ve istiklal hakkıdır, her zaman da var olmaya devam edecektir. HASAN: Muhteşem! Teşekkür ederiz Hocam! İstiklal şairimiz ne güzel yazmış! HOCA: Güzel tabii! Yazanın ruh yapısı ve şuuru yansımış! Biliyor musunuz gençler?! Sırtında paltosu olmayan ve Maddi sıkıntı çekerken, 500 altın ödülü kabul etmeyecek kadar da fedakâr bir insandı Akif! Cennet Mekan İstiklal Şairimiz; Bize vatan ve iman aşkı parayla ölçülemeyeceğini öğretiyordu! ALİ: Allah ondan razı olsun! Ve rahmet etsin! HERKES: Amiiin! Amiiin! Amiiin! SENARYO: Yaşar ERDOĞAN-2018 |
HAC-UMRE KAMPANYAMIZ | ||
VEFAAT EDENLER | ||
ONLINE SAYAÇ | ||||||||||||||
|
||||||||||||||